Babil’in Asma Bahçeleri: Bir İktidar, Kurumlar ve Demokrasi Üzerine Düşünce
Babil’in asma bahçeleri… Antik dünyanın yedi harikasından biri olan bu muazzam yapı, zaman içinde sadece bir mimari başyapıt olarak değil, aynı zamanda toplumların güç ilişkilerinin, ideolojilerinin ve iktidar anlayışlarının bir simgesi olarak da hatırlanır. Fakat bugünden bakıldığında, Babil’in asma bahçeleri hala var mı? Belki fiziksel olarak yok, ama temsil ettiği kavramlar—güç, meşruiyet, toplum mühendisliği—hala güçlü bir şekilde hayatta. Bugün bir bakıma, asma bahçelerinin yokluğunda bile, bu kavramlar toplumsal düzeni ve siyaseti nasıl şekillendiriyor?
Günümüzdeki siyasetin, Babil’in asma bahçelerine dair izleri taşıdığını söylemek belki de şaşırtıcı olabilir. Ancak bir toplumun içindeki güç yapılarını, ideolojilerini, kurumlarını ve yurttaşlık anlayışını anlamaya çalışan her analist, Babil’in asma bahçelerinin ardında yatan derin anlamları görmeye çalışacaktır. Hangi ideolojiler, hangi kurumlar, hangi liderler toplumu şekillendiriyor? Ve bu şekillendirme, gerçekten halkın katılımını yansıtıyor mu? Gerçekten Babil’in asma bahçelerinin arkasındaki gücün halk tarafından kabul edilen bir meşruiyeti var mı?
İktidar, Meşruiyet ve Toplumsal Yapılar
Babil’in asma bahçeleri, dönemin egemenlerinin, halk nezdinde iktidarlarını pekiştirmek için yaptıkları görkemli bir yapıydı. Babil’in asma bahçelerinin hükümdarın egemenliğini simgelemesi gibi, günümüzde de iktidar sahipleri, toplumları etkilemek ve kendi egemenliklerini sağlamlaştırmak için benzer güç gösterileri yapmaktadırlar. İktidarın meşruiyeti, toplumun bu güç yapısını kabul etmesiyle sağlanır. Meşruiyet, bir hükümetin ya da liderin toplumun büyük kısmı tarafından kabul edilmesidir ve bu, sadece zorla değil, ideolojik ve kültürel süreçlerle de mümkündür.
Bugün bir liderin, hükümetin veya devletin meşruiyeti, sadece anayasal haklar ve yasalarla değil, aynı zamanda toplumun ideolojik yapısı ve kültürel bağlamıyla da şekillenir. Örneğin, halkın büyük kısmı tarafından kabul edilen bir lider, kendisini daha güçlü hissedebilir ve bu meşruiyet üzerinden toplumsal ve siyasi yapıları yönlendirebilir. Modern dünyada, seçilen hükümetler ya da diktatörlükler, halkın rızasını almak için farklı ideolojik araçlar kullanabilirler. Ancak bu meşruiyetin, yalnızca bir gruptan ya da sınıftan değil, tüm toplumu kapsayıcı bir şekilde sağlanması gerektiği açıktır.
Babil’in asma bahçelerinin ardında yatan meşruiyetin temel taşları, hükümdarın halkla kurduğu ilişkiydi. Bugünse, benzer şekilde iktidar sahipleri de toplumsal normlara, kültürlere ve ideolojilere dayalı bir meşruiyet arayışına girerler. Ancak burada kritik olan, bu meşruiyetin yalnızca belirli bir kesim tarafından mı yoksa tüm toplum tarafından mı kabul edildiğidir.
Kurumsal Yapılar ve İdeolojiler
Toplumları şekillendiren kurumlar, Babil’in asma bahçelerinden çok daha fazlasını temsil eder. Babil’deki iktidarın ve güç yapıların simgesi olan asma bahçeleri, aynı zamanda bir “kurum” olarak kabul edilebilir. Babil hükümdarının halkı etkileyen her hareketi, kurumsal bir yapıydı. Bu kurumsal yapılar, yalnızca somut anlamda şehir planlaması ya da mimari projelerle sınırlı kalmaz, aynı zamanda toplumsal ilişkileri düzenleyen ideolojik pratiklerdir.
Günümüzün modern siyasetinde de kurumlar benzer işlevi görmektedir. Demokrasi, monarşi, diktatörlük, kapitalizm gibi sistemlerin her biri, toplumu belirli kurumsal yapılar içinde organize eder ve bu yapılar, egemen ideolojileri içerir. Bu bağlamda, Babil’in asma bahçelerinin sadece bir yapıyı değil, bir ideolojik hegemonyayı temsil ettiğini söylemek mümkündür. Örneğin, günümüzdeki demokratik ülkelerde, meşruiyet çoğu zaman seçimler, yasalar ve insan hakları gibi evrensel ideolojilere dayanır. Ancak bu ideolojiler, her zaman toplumun tüm kesimlerinin çıkarlarını eşit şekilde gözetir mi? Demokrasi, toplumsal eşitsizlikleri nasıl çözebilir?
Demokratik kurumların varlığı, her zaman adil bir yönetim anlamına gelmez. Babil’de, hükümdarların halkla kurduğu ilişkiler, bu yapıların halkı daha da derinlemesine etkilemesine olanak tanıdı. Bugün de benzer biçimde, devletin kurumsal yapıları, bireylerin yaşamlarını etkileyen ve düzenleyen güçler haline gelir.
Yurttaşlık, Katılım ve Eşitsizlik
Babil’in asma bahçelerinin inşası, sadece hükümdarın mutlak iktidarını yansıtmakla kalmaz, aynı zamanda o dönemdeki yurttaşlık anlayışının da bir simgesidir. Asma bahçelerinin inşasında, halkın bir kısmı zorla çalıştırıldı, diğer kısmı ise dışlandı. Birçok antik toplumda olduğu gibi, Babil’de de yurttaşlık, belirli hakları ve sorumlulukları olan bir statüydü. Ancak bu statü, genellikle sınırlıydı ve sadece seçkin kesimlere aitti.
Günümüzde, yurttaşlık ve katılım hala önemli bir siyasi kavramdır. Ancak modern toplumlarda, yurttaşlık daha geniş bir kapsama sahiptir. Bununla birlikte, eşitsizlik ve katılım arasındaki ilişki, her zaman ne kadar derinleştiğiyle ilgilidir. Katılım sadece oy vermekle sınırlı bir şey midir? Yoksa toplumsal eşitsizlikleri, yoksulluğu ve diğer dışlanmış grupları göz ardı ederek bir toplumu gerçekten kapsayıcı kılabilir miyiz?
Demokrasi, her bireyin eşit şekilde katılabileceği bir sistem olmayı vaat etse de, sistemin kendi içindeki eşitsizlikler bazen bu katılımı engeller. İktidar sahiplerinin belirli bir grup veya sınıfı dışlaması, katılımın ne kadar anlamlı olacağını sorgulatır. Babil’deki halk, meşruiyetin çoğunluğu sağlamakla birlikte, asıl güç tek bir ellerdeydi. Bu da şunu gösterir: Evet, meşruiyet bir şekilde sağlanmış olabilir, ancak bu meşruiyetin ne kadar adil olduğu hala sorgulanmalıdır.
Sonuç: Babil’in Mirası, Bugünün Siyasetinde Ne Anlama Geliyor?
Babil’in asma bahçelerinin varlığı olmasa da, hala onun simgelediği güç, iktidar, ideoloji ve meşruiyet gibi kavramlar bugünün siyasetinde derin izler bırakmaktadır. İktidarın, kurumların, yurttaşlık anlayışının ve katılımın nasıl şekillendiği, sadece bir tarihsel geçmişin ürünü değil, aynı zamanda bugün de aktif bir şekilde biçimlendirilen bir süreçtir.
Peki, sizce günümüz toplumlarında meşruiyet ne kadar adil bir biçimde sağlanabiliyor? Toplumların, bireylerinin eşit katılımı için gerekli yapıları ne ölçüde oluşturabiliyor? Babil’in asma bahçeleri hala bugünün siyasal yapısına nasıl yansıyor?